İKİNCİ MUSTAFA KEMAL 

“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!”

1933 (Hamdullah Suphi Tanrıöver, Yerli Yabancı 80 İmza Atatürk’ü Anlatıyor, s. 183)

Birinci Mustafa Kemal, tarih sahnesine kutlu bir yaşam sunup dünyamızdan ayrılalı 84 yıl oldu. Onu, Ulu Önderimiz Atatürk’ü, bir kez daha sonsuz sevgi ve saygıyla anıyoruz. Ruhu ise bugün bile kurtarıcımız ve kollayıcımız olmaya devam ediyor. Yattığı yerden devrimini omuzlayan gene odur. Devrimini diyorum, çünkü çok üzücü ki, en olumlusuyla bile bizler onu uzaktan sevip saymayı biricik görevimiz bilmişiz. Devrime karşı gerçekleşen saldırıları üzerimize alınmamışız. Bu işi hep birilerine bırakmışız. O birileriyle birlikte zamanın siyasetine uy(u)muşuz. 

Cumhuriyetin ilk yılları gibiydi yüzün. 
Şair İlhan Berk’in sevgilisine bu dizeyle seslenmesi ne anlamlıdır. Öğretmeninden, öğrencisine; milletvekilinden, bürokratına; çiftçisinden, işçisine, sanayicisine, şairine, yazarına, sanatçısına o yıllar, devrim için ben ne yapabilirim düşüncesiyle geçmiştir. Herkes tek bir vücudun uzuvlarıymışçasına iş görmüşlerdir. Sonrasında ise emperyalizmin önce küçük küçük, sonra art arda büyüyen ve hep çok sabırlı saldırıları gelmiş. Yumuşak karınlarımızdan vurula vurula bugünlere gelmişiz. Bu saldırılara karşı direnç noktalarımız da Nasrettin Hoca'nın öyküsündeki gibi tavşanın suyunun suyunun suyuna dönüşmüş. Devrime bakışımız işte bu suyun içindedir.

İkinci Mustafa Kemal'i arıyorum. Siz, değerli öğretmenim; siz olabilir misiniz? Öğrenci kardeşim ya siz? Milletvekilim, bürokratım, çitçim, işçim, sanayicim, şairim, yazarım, sanatçım, doktorum, hukukçum; siz olabilir misiniz? 

Evet, birinci Mustafa Kemal ruhuyla bugün aramızdadır. Ancak ruhun eşyaya etkisi sınırlıdır, değerli okur. Bunu görelim artık. Yaşadığımızın bu olduğunu görelim. Samsun’a bakmakla, beklemekle olmuyor. Bize o ruhu giyinmiş CAN gerekiyor. Onu arayalım.
Ama nerede arayalım?
Samsun’da mı, Sakarya’da mı, Dumlupınar’da mı, Çankaya’da mı, Dolmabahçe’de mi?
Gelecek yazımızda devam edelim.