Akşam tam yazımı hazırlıyordum ki, haber bültenlerine E. Korgeneral Hasan Kundakçı komutanımızın ölüm haberi düştü.

Ve Gazi Metin Yılmaz arkadaşımın sosyal medya hesabında paylaştığı ve benim de köşemin sınırları içine aldığım aşağıdaki fotoğrafı da görünce o yazıyı öylece bıraktım.

O fotoğrafın öyküsü, başka bir ifadeyle Solomu’nun öyküsü şu:

1996 yılında Kıbrıs Mağusa sınır kapısına dayanan Rum göstericilerden Soloman Solomu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarına geçerek sınırda asılı duran Türk bayrağını indirmek için bayrak direğine tırmanıyor. Sınırı geçerken Türk askerinin “Dur!” emrine ve direğe tırmanırken uyarı ateşine rağmen eylemine devam ediyor. Bayrağı indirmek için elini bayrağa uzattığında Türk askerinin ateşiyle boynundan vuruluyor. Tarihi boyunca sancağına ve bayrağına sahip çıkıp onu yere düşürmemiş bir milletin askerinin yapması gereken de bundan başkası değildir.

Şimdi size bu olaydan bahsetmişken, bu olayla ilintili başka bir şeyi daha anlatayım. Öfkemizi ve içimizde duyacağımız acıyı bastırmaya çalışarak...

Kıbrıslı Rumlar bu Solomu’nun anısına bir heykel dikerler. Başında uçan bir kartal bulunan Solomu’nun heykeli. Rumlar bayrağa tırmandığı için Solomu'ya Uçan Kartal adını taktılar. Gerçi Solomu’nun direğin dibine düşüşü hiç de uçan kartalın yere konuşuna benzemiyordu ama olsun, onların bilecekleri iş.. Her yıl vurulduğu günde bu heykelin dibinde anarlar onu. Anmalarına da bir şey diyemeyiz, kendi değer ölçülerine göre anabilirler. Ama bu heykelin dibinde hem Kıbrıslı Türkler hem de Türkiye'den adlarını vermek istemediğim kimi ünlü sanatçılarımızın adına “Barış Şenliği" denilen bir törene katılmasına ne diyeceğiz? Hele o ünlü(!) sanatçılarımızın o heykelin dibinde söylediği o şarkı yok mu, o şarkı!..

Sözün bittiği yer... şarkının yüreğimize ok gibi saplandığı andı o an..

Kim yiğit, densiz adam!.. kim? Beşparmak Dağları'nda şehit düşenler, Karaoğlan Şehitliğinde yatanlar ne o zaman?

İşte bayrağa uzanan o ele, ateş emrini veren komutandır HASAN KUNDAKÇI...

Ergenekon tertiplerinde yargılanmasının nedenlerinden birini de bu Mustafa Kemal'in Askeri gibi duruşunun ardında arayabiliriz.. Tıpkı emperyalizmin “kara gücüm" dediği PKK hainleriyle en önde mücadele eden komutanlarımızın affedilmeyip aynı alçak davalardan yargılandığı gibi.

Ruhun şad olsun komutanım.