"Yıl: 1919, Sivas. Amerikalı general Mustafa Kemal'le görüşür. Görüşmenin bir yerinde general Mustafa Kemal'e der ki:
-Türk tarihini okudum. Milletiniz büyük kumandanlar yetiştirmiş, büyük ordular hazırlamıştır. Bunları yapan bir millet elbette bir medeniyet sahibi olmalıdır. Takdir ederim. Ama bugünkü duruma bakalım. Başta Almanya, müttefiklerinizle dört yıl harp ettiniz, yenildiniz. Dördünüz bir arada yapamadığınız şeyi, bu durumda tek başınıza yapmayı nasıl düşünebiliyorsunuz? Fertlerin intihar ettikleri vakit görülür. Bir milletin intihar ettiğini mi göreceğiz?'

Mustafa Kemal generale: 'Teşekkür ederim'  dedi, 'Tarihimizi okumuş, bizi öğrenmişsiniz. Fakat şunu bilmenizi isterdim ki biz emperyalistlerin pençesine düşen bir kuş gibi yavaş yavaş aşağılık bir ölüme mahkûm olmaktansa babalarımızın oğulları olarak vuruşa vuruşa ölmeyi tercih ediyoruz.'

General ve arkadaşları sessizce ayağa kalktılar." (Falih Rıfkı Atay, Çankaya, sf.113, Cumhuriyet Aydınlanma Kitaplığı)

Bu satırları defalarca okumuşumdur. Büyük Önderimiz'in verdiği yanıt her okuyuşumda; ilk kez okuyuşumun heyacanıyla  coşturmuş, gururlandırmıştir beni. Bu duyguları yaşamak için defalarca da okuyacağım anlaşılan..

Gazi Mustafa Kemal Atatürk; "babalarımızın oğulları" olarak devraldığı, ve omuzlarına yüklediği  bu tarihsel geçmişe dayanarak hareket etmiş ve bize emanet etmiştir..  Yabancıların "Türk Mucizesi" diye adlandırdıkları başarının sırrı buradadır..
Tam da bu nedenledir ki; Kültür emperyalizminin yabancılaştırma stratejileriyle,  şeriat sosuyla, televizyonlarda eğlence adı altında sunulan kepazeliklerle, "vatansız" aydın(!)ların kafa karıştırılogluğu ile Yok etmeye çalıştıkları "ruh", bu ruhtur.. Yoğun bir bombardımana tutulmuştur Türk halkı..

Fakat başaramayacaklar!.. yaşayan herkes,  bu zihniyetin bir kez daha denize döküldüğünü, Atatürk'ün adlandırmasıyla  "Namus Cephesi"nin zafere ulaştığını bir kez daha görecektir.. Herkes hesabını buna göre yapsın..