Milli Eğitim Bakanlığında OBESİD( Okul içi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Başkanlığı ) çok önemli görevleri yerine getirmiştir.

Bünyesinde barındırdığı liyakatli yöneticilerle Beden Eğitimi ve Spor ile İzciliğe çok önemli katkılar vermiştir. Daire Başkanı Ali EKER, Şube müdürü Metin CENGİZ, devlet adamı yönüyle Şube Müdürü Gürol TERİM, benim idolüm rehber aldığım bakanlık başmüfettişleri Altay YEGÜL ve Yalçın GÜRPINAR, bütün meslektaşlarına yol gösteren Nahit ÖZDERE, Mahire YEGÜL ve Nadide ERBAYLI, Karadeniz fırtınası Tahsin SAYIN, Hizmet içi eğitim kurslarında birer eğitim neferi oldular.

Bir aile kültürü içerisinde mesleki bilgileri geliştirmek, farklı kültürleri birlikte yaşamak, iller arasında işbirliğini güçlendirmek, tören ve kutlamalarda standart uygulamaları geliştirmek, Beden Eğitimi branşına Hizmet içi eğitim kurslarında hep ayrıcalıklı yaklaşan Nihat ERTEM daha niceleri unuttuklarım olabilir, beden eğitimi kültürünü geliştirmek için emek verdiler. Bende bu kurslarda tam on yıl eğitim görevlisi olarak görev yaptım.

Bu kursalar da kazanılan formatörlük ve koordinatörlük faaliyetleri ile Beden eğitimi Öğretmenleri bir araya gelerek eğitim, işbirliğiyle ve güçlü dayanışmayla beraber mesleki rehberlik anlayışı ile Beden Eğitiminde birliktelik sağlanıyordu. Daha sonra 3797 sayılı Milli Eğitim Kanununun 25. Maddesine dayanarak kurulan OBESİD yasanın yürürlükten kalkmasıyla Beden Eğitimi ve Spor alanında büyük bir boşluğun oluşmasına neden oldu. Milli Eğitim Bakanlığı bu birimin yerine her hangi bir yapı kurmadı. Aslında daha sonraki politikalarda ilkokul da derslere Beden Eğitimi Öğretmenlerinin girmemesi, okul sporlarının sahiplenilmemesi, Beden Eğitimi Öğretmenlerinin mesleki gelişimine yeterince önem verilmemesi Beden Eğitimi ve Spor alanının gelişimini olumsuz etkiledi.

Beden eğitimi Öğretmenleri meslektaşlarım haklı olarak OBESİD’in yeniden kurulmasını talep ediyor. Ancak Milli Eğitim Bakanlığının bu konudaki tavrı ve düşüncesini iyi anlamak gerekiyor. Tüm dünya okullarda Beden Eğitimi ders saatini artırarak kendi çocuk ve gençlerinin fiziksel, ruhsal, sosyal, sağlıksal ve sportif olarak gelişimine katkı sağlarken bizim ülkemizde ders saatinden tasarruf edilen hatta seçmeli hale getirilen dersin adıdır Beden Eğitimi…!

Okul Spor yarışmalarında okul takımlarına ödeme yapılamıyor, Atletizm yarışmasında 65 il katılırken ilk 16 ya ödeme yapılması diğerlerinin mağdur olması gibi birçok sıkıntı yaşanıyordu. Federasyon başkanı seçildiğimde 81 İl koordinatörü beden eğitimi öğretmeni meslektaşımın yanına 81 il temsilcisi beden eğitimi öğretmenini atayarak illerde meslektaşlarımı güçlendirdim.

Bu sırada 03 Kasım 2010 tarihinde dönemin Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz ÖZAK ile Milli Eğitim Bakanı Nimet ÇUBUKÇU arasında işbirliği protokolü imzalandı. Bu protokol gereği federasyon ile OBESİD işbirliği içerisinde çalışacaktı. Bu sayede yıllarca tesis biz de diyen spor bakanlığı ile öğrenci bizde diyen Milli Eğitim bakanlığı federasyonun da katkıları ile güçlerini birleştiriyordu. Bu güzel ortak ülke menfaatine olan kararlardan bugün federasyon kapatmaya kadar geldik. Niyet malumun ilanı oluyor.

Bu süreçte mevzuat ve buna uygun yönetmelikler tarafımdan hazırlanıyordu. Bu yönetmeliklerde İl koordinatörü ve İl temsilcisi Beden Eğitimi Öğretmenlerine diğer kurul üyesi olarak meslektaşlarımız ekleniyordu. Zaman iyi niyetli paylaşımcı, birlikte çalışma kültürünü ortadan kaldırdı. İl koordinatörleri ardından okul sporları il temsilleri devre dışı bırakıldı. Okul yarışmalarında görevli listesinde Beden Eğitimi Öğretmenlerine yer verilmedi. Onlara siz takım getirin gerisine karışmayın denildi. Bu sebeple okul sporlarında katılım giderek düştü. Siz bakmayın bir sporcu öğrencinin üç ayrı branşta yarışma hakkını üç kişi yarışıyor diye hesaplanmasına!!!

Tüm dünya ülkelerinde okul sporları iki kurum tarafından yürütülür. Ya o ülkenin federasyonu yada eğitim bakanlığı eliyle gerçekleştirilir. Yalnız bizim ülkemizde spor bakanlığı eliyle yürütülmektedir. Bütün dünya yanlış yapıyor biz doğruyu yapıyoruz diye spor yönetenleri bu tezi savunabilir. Ancak bunun anlamı güç bende ben istediğimi yaparım düşüncesinden başka bir şey değildir.

Hala ISF deki ve dünyada ki sporu yönetenler Federasyonun kapatılmasına anlam veremedikleri gibi; federasyonun ne suçu var ki kapatıldı diye soruyorlar. Ama ülkenin içine düşürüldüğü bu itibar kaybı ne yazık ki sporu yönetenlerin umurunda değil.

Ülkemizde uyuşturucu kullanma yaşının çocuk denecek yaşlara düştüğü bir ortamda, teknolojik bağımlığının onları esir aldığı bir yerde; Beden Eğitimi ve sporun eğitim yönünün hala yeterince anlaşılamaması ülkemiz gençlerinin geleceğini tehdit etmektedir.

Makamlarda bulunan ve karar veren yöneticilerin bilimden uzak, dünya normlarından aykırı, ortak akılın kabul etmediği kararları onların boynunda utanç vesikası olacaktır. Bu kararları alanlar önce kendi çocuklarının yüzüne baksın.