Basına yansıyan haberlere göre; Anayasa Mahkemesi, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun bir kısım hükümleri hakkında iptal kararı vermiştir.

Kararın yürürlüğe gireceği tarihi öğrenmek için de kapsamlı bir değerlendirme yapmak için de Yüksek Mahkeme’nin gerekçeli kararını beklemek gerekse de, mevcut iptal kararları üzerinden kısa bir değerlendirme yapmak da şarttır:

Duyuruya göre Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun;

• 5.maddesinin 3 numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan, "... Adaylık Değerlendirme Komisyonu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda..." ibaresi,

• 5'inci maddesinin 4 numaralı fıkrasının ç bendi;

“(ç) Aday öğretmenler için öngörülen Aday Öğretmen Yetiştirme Programına mazeretsiz olarak katılmayanlar ile bu program sonunda Adaylık Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmede başarısız olanların,”

• Kanunun 5'inci maddesinin 6 numaralı fıkrası;

"(6)Aday öğretmenlerin adaylık sürecinde yetiştirilmesine esas Aday Öğretmen Yetiştirme Programı ve Adaylık Değerlendirme Komisyonunun oluşumu ile aday öğretmenlik sürecine ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

• Kanunun 6 numaralı maddesinin 1 numaralı fıkrasının b bendi;

(b) Mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış olan,

• Kanunun 6 numaralı maddesinin 2 numaralı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan, "... ve mesleki gelişim alanlarında başöğretmenlik için öngörülen çalışmaları tamamlayanlar..." ibaresi

• Kanunun 6 numaralı maddesinin 8 numaralı fıkrası

"Öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarında ilerlemeye ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir."

hükümlerinin iptaline karar vermiştir.

Bu karardan yola çıkacak olursak:

- Bizlerin bir bütün olarak iptalini istediğimiz ÖMK’ya dair Yüksek Yargı’nın verdiği karar, bizce yetersiz ancak önemlidir. Çünkü bu karar sonrasında Öğretmenlik Meslek Kanunu mevcut haliyle uygulanamaz hale gelmiş, yeni ve “gerçek” bir meslek kanunu şart olmuştur.

- İptal edilen maddelere baktığımızda sendikamızın ilk günden beri dikkat çektiği, alanlarda haykırdığı ve savunmasında da mahkemeye sunduğu ÖMK’daki çarpıklıklar, yüksek yargı tarafından da hukuka aykırı bulunmuştur. ÖMK’nın Anayasa ile çeliştiğine dair bu hemfikir olma durumu, ÖMK’ya karşı ilk günden beri itirazın örgütleyicisi olan Eğitim-İş’i suçlayan sarı sendikalara ve iktidar mensuplarına cevap niteliği taşımaktadır. Ancak duyuruda yer alan metne göre, Yüksek Mahkeme’nin öğretmenleri ayrıştıran kariyer basamakları sisteminin temeline yönelik bir iptal kararının olmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kararın taleplerimizi karşılar düzeyde yeterli olmadığını ifade etmek gerekir.  

- Bu noktada mahkemenin kararın yürürlük tarihi bakımından yapacağı değerlendirme önemlidir ancak bir an önce zaman kaybedilmeksizin hiçbir eğitim emekçisi mağdur edilmeden gerekli yasal düzenleme yapılmak durumundadır. 

Bu kararın ardından hızlıca atılması gereken iki adım vardır:

1- Kararın ardından uygulanamaz hale gelen bu kanunu yamamak, kılıfına uydurmak yerine yeni ve gerçek bir meslek kanunu için harekete geçilmelidir. MEB, daha önce yapmadığı şeyi şimdi yapmalı, eğitimin tüm bileşenleri ile bir masaya oturarak kıdem yılı da dikkate alınarak meslekte ilerlemenin daha adil, objektif kriterlere bağlanmış, öğretmenlerin mesleki gelişimlerini bağımsız biçimde ölçen bir ilerleme modelini; yani gerçek bir meslek kanununu o masanın fikirleriyle var etmelidir. Eğitim-İş olarak açık çağrımızdır: Bakanlık, eğitimin tüm bileşenleri ve öğretmen örgütleri ile birlikte yapabiliriz. Biz varız!

2- Atılması gereken bir diğer acil adım ise yüksek mahkemenin bu kararından sonra geçmişe dönük olarak mağduriyet giderici hamleler yapmaktır, geçmişte sınava giren ve girmeyen öğretmenler için de farklı bir mağduriyet söz konusudur. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi huzurunda da önemle vurguladığımız üzere, Yüksek Mahkeme tarafından verilecek bir iptal kararında ayrıca kanun koyucuya yol gösterecek şekilde de bir gerekçeye yer verilmesi gerektiğini belirtmiştik. Aksi takdirde bu kanunu mesleğin onuruna bir saldırı olarak gördüğü için sınava başvurmamış ya da kanunda yer alan kriterleri sağlayamadığı gerekçesiyle unvanlardan kaynaklanan ek ücret farkını alamayan yaklaşık 500 bine yakın kamu ve 200 bine yakın özel sektör öğretmenin telafisi mümkün olmayacak şekilde mağduriyeti söz konusu olacaktır. Unvan ve bundan kaynaklı ücret farkı almaya devam eden öğretmenler ile bu ücretten yararlanamayan öğretmenlerin olduğu ikili bir yapının varlığını sürdürmeye izin vermeyecek şekilde bir gerekçenin yer almasını da ayrıca beklediğimizi belirtmek gerekir.

Eğitime ve eğitim emekçisine yeni sorunlar getiren değil çözümler üretecek bir meslek kanunu için şimdi tam zamanıdır! Hükümetin bu garabet kanunu hazırlarken parmak salladığı öğretmene, şimdi kulak vermesinin tam zamanıdır!

Eğitim-İş, eğitim emekçisinin itibarını ve haklarını gözetip onları ileriye taşıyacak olan, dolayısıyla milli eğitim sistemine derman olabilecek bir meslek kanunu için tüm birikimini paylaşmaya, hazırdır.

Çocuklarımızın laik, bilimsel, nitelikli, parasız ve adil bir eğitim alması için; Dünyada Başöğretmen unvanlı bir liderin kurduğu tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’nde öğretmenliği hak ettiği değere taşımak için; gün ışığını dahi kapatan gerici kuşatmaya inat aydınlık ve aydınlanma için mücadele etmeye devam edeceğiz!

YÖNETİM KURULU ADINA TAMER ÖZLÜ (ŞUBE BAŞKANI)

Editör: Köksal Ustaoğlu