Akçaabat’ımız konumu itibariyle ılıman bir iklime ve uygun bir coğrafi yapıya sahiptir. Sahili eşi benzeri olmayan bir güzelliktedir. Sahilden sonra başlayan merkezi yerleşimler ve oluşan çarpık kentleşmeler biraz sahil yapısını ve şehir düzenini bozmaktadır. Fakat Orta mahallenin o eşsiz havası ve o müthiş mimarisi Akçaabat'a ayrı bir hava, güzellik katmaktadır. Akçaabat Orta mahalle evleri 19.yy Osmanlı konut mimarisini yansıtmaktadır. Osmanlı dönemi sivil mimarlık örneklerini; sokakları, merdivenleri, çeşmeleri, duvarları ve diğer öğeleriyle bir bütün olarak yansıtmaktadır.100 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan Orta mahalle evleri tarihi özelliklerini koruyarak günümüze kadar gelebilen nadir yerleşim yerlerindendir. Orta mahallede yer alan St. Michael kilisesi, Büyük Kommenos Manüel 11’in zamanında 1332 yılında yapılmış ve hala günümüze kadar gelmiş bir mimari eserdir. Hemen yanındaki kilise okulu(Fevzi Paşa ilköğretim okulu)dış duvarlarında bulunan yazıta göre 1893’te inşa edilmiştir. Orta mahalle camisi ise girişindeki avlu ve hemen yanı başındaki kahvesiyle orta mahallenin merkezini oluşturmaktadır.1982 yılında minaresi eklenen caminin minaresinde yer alan ahşap motifler adeta bir sanat eseri örneğidir. Bu kadar tarihi geçmişe sahip olan Akçaabat’ın bu tarihi güzelliklerine yeterince sahip çıktık mı? Ben yeterince sahip çıktığımızı sanmıyorum. Bugün bir Kastamonu Safranbolu evleri, Beypazarı evleri aynı mimarisiyle yaşayabilmekte, yaşatılmaktadır. O otantiklerini kaybetmeyerek o eski havalarını yaşatarak adlarını dünyaya duyurmuşlardır. Akçaabat Orta mahalle evleri restore edilmelerine rağmen, özgün mimarilerini korumalarına rağmen tam anlamıyla adlarını duyurduklarını sanmıyorum. Bizler duyarlı halk olarak bu tarihi güzelliklerimize sahip çıkmalı ve Orta mahallemizin o eşsiz mimarisini tanıtmalı ve elimizden geldiğince buraya ilginin artmasını sağlamalıyız. Trabzonlu olup hatta ve hatta Akçaabatlı olduğu halde Akçaabat’ta yaşayıp hala orta mahallenin o eşsiz havasını solumayan, o mimarisini ziyaret etmeyen insanlarımızın olduğunu biliyorum. Peki, bu kültürel değerlerimize yeterince sahip çıktık mı ve yeterince bu tarihi mimarilerimizi çevremize tanıtabildik mi? Kaç kişi orta mahalle evlerinin neden sadece orta mahalle mevkiinde yer aldığını düşündü ve kaçımız çocuklarımızı alıp bu tarihi mimarilere ziyarete gittik? Birçoğumuz bunları yapmadık ve düşünmedik fakat geç değil Akçaabat’ın kalkınması, bir turizm merkezi olması için buraya ilginin artmasını sağlamak gerekir. Bundan dolayı da bu mimarilerimize canlılık kazandırmamızı düşünmekteyim. Orta mahalle evleri 24.08.1988 yılında sit alanı olarak ilan edildi. Devlet tarafından koruma altına alınan ve böylelikle özel tarihi yapısının bozulması engellenen bu mimariler korunmuş ve ayrıca bu mimarilerde yaşamakta olan aileler burardan çıkarılmamış bu şekilde restore edilmelerine izin verilmiştir. Bu tarihi mimarilerin otantikliği bozulmadan, insanların saman yapraklı kitaplarını okuyabilecekleri bir cafe, arkadaşlarıyla sohbet edebilecekleri aile ortamını yaşatabilecekleri bir mekân ve bunun gibi çeşitli şekillerde değerlendirilerek böylece bu tarihi güzelliklerimizin unutulmasını engelleyebiliriz. Bu şekilde yatırımlar yapılmaktadır bu durumda bizleri vatandaş olarak sevindirmektedir. Fakat bu yatırımların 12ay hizmet verebilecek yatırımlar mı yoksa kısa vadeli mevsimlik yatırımlar mıdır? Diye bizleri düşündürmektedir. Kalıcı olmak adına, yapılan yatırımların uzun vadeli olması taraftarıyım. Eskiden insanlarımızın özellikle orta mahalle kadınlarının ud çalıp, nakış yaptıkları o güzel mimarilere şimdi ise sessizlik çöktü. O eski yaşamı o eski canlılığı yeniden yaşatmak birçok insanı mutlu edecektir eminim. Bu yüzden bu tarihi mimarilerimize sahip çıkmak sadece restore edilmelerini sağlamak değildir. İyi bir tanıtım yaparak bu alanlara canlılık kazandırmaktır. Orta mahallenin sokaklarına girdiğimizde, o insanların misafirperverliklerini, onların oradan geçen insanlara ikramları,,evlerinin bahçelerinde kiminin çay ikram etmesi kimin yeni çalkanmış ayran,bu şekilde kültürlerini yansıtarak ,tanıtarak bir ahenk bir bütün içerisinde o eski orta mahalle yaşatılmalıdır,gerek mimarisiyle gerek kültürü ile. Belirli günlerde orta mahalle pazarları olsa, insanlar gidip bu evlerin bahçelerinde kurulan pazarlardan ihtiyaçlarını giderse. Hem organik beslenilecek, hem buralar canlılık kazanacak, hem de üretim sağlanacaktır.Kültürümüze ve tarihi değerlerimize sahip çıkalım.
Editör: TE Bilisim