Ülke olarak tek yürek olduk. Hem acıyı birlikte yaşadık hem de seferber olduk. Hiç kuşku yok ki Trabzonspor yardımlarda öncü ve ilklerden oldu. Yaptığı yardımlarla gönülleri ısıttı. Basel maçında deprem bölgesinde ki illerin tek tek anılması muhteşem koreografi büyük beğeni kazandı. Yönetim kurulu takdiri fazlasıyla hak etti.

Aslında rahmetli Özkan Sümer hocamız Trabzonspor’un büyüklüğünü dizelerle dile getirmişti.

“TRABZONSPOR bir kulüpten daha fazlasıdır...

TRABZONSPOR dalgaların sesidir, yaylaların sisidir, ormanların gizidir, kemençenin sözüdür...

TRABZONSPOR bebelerin ninnisi, nenelerin türküsü, yaşlarımızın öyküsü, gençlerimizin tutkusudur..."

İşte böyle bir kulübün geldiği durum kabul edilemez. Nice Avrupa devlerini dize getirmiş tarihinde devlerle mücadele etmiş bir Trabzonspor Şampiyonlar ligi, Uefa derken son olarakta konferans kupasında Basel gibi bir amatör takıma yenilerek hayal kırıklığı yarattı. Aslında Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli idi. Kimse takıma zarar gelir diye konuşmuyor. Ama yanlışları görmeye devam ediyordu.

Başkan Ağaoğlu son genel kurulda takım zarar görmesin diye tek liste ile rahat girdiği genel kurulda çok güzel bir yönetim yapabilirdi…!Ama yapmadı. Her başarılı sonuç sonrasında mikrofonlarda gurur abidesi olurken kaybedilen maçlarda ortada görünmedi. Başkan ve asbaşkan arasındaki kara kediler devamlı faaliyette iken hep Trabzonspor zarar gördü. Kulüp büyük bir döndürülemez borcun içine sokuldu. Kaynakları yok edildi. On yıllarca geleceği ipotek altına alındı. Gelecek yönetimlere sadece borç ödemesi bırakıldı. Trabzonspor ruhu, tarihi yok edilirken yarınlarını da karanlık belirsiz bir gelecek kaysına bıraktı. Öyle ki şampiyonlukla gelen gelirler bile kötü yönetimle yok oldu gitti. Genel kurulda 70 kişi ile onaylanan harcamalar vicdanlarda asla kabul görmemiştir.

Teknik direktör Abdullah Avcı’nın gelişi de olay oldu. Öyle görünüyor ki gidişi de olaylı olacak. Sözleşmesi devam ederken 3 yıllık yeni sözleşme ile Trabzonspor’un 75 milyonuna ipotek koyan bir teknik adam olarak güven kaybetti. Zamanı geldiğinde kamuoyuna anlattığı gibi Trabzonspor sevgisi mi? Yoksa tazminat sevgisi mi? Hep birlikte göreceğiz.38 yıl sonra gelen şampiyonluğun mimarı olmayı kabul ederken bugün gelinen başarısızlığında faturasını ödemeli…Onurlu bir istifada bir dik duruştur!!! Kasket üzerine ortaya koyduğu performansta bilmediği şey; o kasketle dünyaya meydan okuyan Trabzonspor efsanesinin kuruluşundan varoluşuna her adımında Trabzonlu gençlerle tarih yazan yakın zamanda kaybettiğimiz Merhum Hocamız Ahmet Suat Özyazıcı’nın meydan okuması vardı. Kasket bir akılın, bir inancın, karşılıksız Trabzonspor sevgisinin, o bir ruhun gösteresi idi. Kasketi bırakalım. O büyük hocanın bize bıraktığı bir emanettir.

Divan Başkanımız Ali Sürmen çok kıymetli tartışılmaz bir Trabzonsporludur. Ancak Trabzonspor’un içine düşürüldüğü büyük borç sarmalı, görev zararları konusunda daha belirleyici yönlendirici olmasını bekledik. Sesini daha çok duyma yerine genel kurullarda üyelerle yaptığı tartışmalarla gündemde yerini aldı. Divan kurulu başkanının genel kurullarda başkanlık yapması doğru değildir. Divan Başkanı tarafsız ve en üst kurulun başkanı olarak her zaman Trabzonspor’un menfaatlerini açıkça dile getirmelidir. Bugün ki Trabzonspor’dan memnun mu onu da bilmiyoruz. Memnun değilse yüksek sesle yönetimi uyarması gerekmez mi?

Futbolculara gelince görünen o ki taşıdıkları formanın hala farkında değildir. Bol sıfırlı rakamları talep edip imza parası adı altında menajerlerle aldıkları paralarının hakkını saha da vermelidirler. Tabi onlardan çok o imzaları onlara attıranlar suçludur.

Son söz Trabzonspor’u konuşması gerekenlerin bugün sessiz kalmasında… Bugün konuşmayanları yarın kimse de dinlemeyecektir. Bir koca dev yok oluyor. Geleceği karanlık, Futbolcu değerleri verilen paraları karşılamıyor. Ekonomik yok oluş kulübünde geleceği için tehlike oluşturuyor.

Trabzonspor tarihi şampiyonluklarla doludur. Kimse bir şampiyonluğun arkasına saklanıp, görmedim, duymadım bilmiyorum demesin.!!!!

Editör: Köksal Ustaoğlu