İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin katkılarıyla düzenlenen Yüz Yüze Hukuk Seminerleri programının sertifika törenine katıldı. 11 Mart’ta başlayan oturumlara katılan Hukuk Fakülteleri öğrencilerine sertifikalarını veren İmamoğlu, son bulan uzaktan eğitim dönemiyle ilgili “Hemen eğitimi kapatmak, eğitime bir bloke koymak ya da pat diye ‘hadi bakalım yüz yüze eğitime geçin arkadaşlar ‘ demek çok ucuz bir hareket. Eğitimi cezalandıramazsınız…” ifadelerini kullandı.

Hukuk Fakülteleri öğrencileri ve hocaları ‘Yüz Yüze Hukuk Seminerleri’nde buluştu. 11 Mart’ta başlayan seminerin oturumları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) desteğiyle, Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapıldı. Tüm hukuk fakültesi öğrencilerine açık olan seminere devam sağlayan öğrenciler, program sonunda sertifikalarını düzenlenen tören ile İBB Başkanı ve Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayı Ekrem İmamoğlu’nun elinden aldı.

“AYNI HATALARLA YOL YÜRÜYEMEYİZ”

Kahramanmaraş merkezli depremlerle başlayan sürecin başka bir zaman dilimini ortaya çıkardığını söyleyen İmamoğlu, “Ekonomide ve devletin gelişiminde, memleketin gelişiminde bütüncül baktığımızda ortaya koyacağımız model, vatandaşımızı, depremden zarar gören vatandaşlarımızı yeniden yukarıya taşımalı.  Yeniden aynı hatalarla yüzleşerek, aynı yıkımlarla yüzleşerek, aynı şekilde büyük tahribatlar yaşayarak önümüze bakamayız. Doğru değil. Buna önce bu memleketin çok kıymetli gençleri hem isyan etmelisiniz, hem tedbir almalısınız. Hem bu yönde yolculuğu tarifleyen, hangi akıl var ise onunla işbirliği yapmalı ve süreçte etkin bir güç olmayı hedef olarak önünüze koymalısınız” dedi.

“YAŞAMIMLA İLGİLİ ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİM O AN”

Gölcük Depreminde 28 yaşında bir iş insanı olduğunu paylaşan İmamoğlu, “Yoğun bir iş hayatım vardı. Baba-oğul bir iş yaşamımız vardı. Aslında bu işi yani depremle ilgili sürecin odağındaki bir sektörle, inşaat sektörüyle iş yaşamımız yürüyordu. Bu depremin sabahı itibariyle ben ne yapıyorum? ‘Nasıl bir iş yaşamı, nasıl bir hayatım olmalı’ diye yoğun bir sorgulamanın içine girdik. Babamla karşılıklı masalarımızda oturup saatlerce konuşmadan vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum. Yani aslında ben de süreci sorguladım, babam da sorguladı. Sonra bunu dile getirmeye başladık. İnanınız iş yaşamıyla ilgili, yaşamımla ilgili çok şeyi değiştirdim o an. İnsanlara, insanların sorunlarına daha yoğun bir biçimde ilgilenmem de öyle başladı” dedi

“-MIŞ GİBİ YAPMAYALIM”

Kendi yaşamını şekillendiren 1999 depreminin 11 ili etkileyen yıkımla mukayese edilemeyeceğini belirten İmamoğlu, “Diyorum ki lütfen hayatınızda değişiklikler yapın. Sorumluluğu büyütelim. 86 milyon insanımıza bu sorumluluk hattını anlatalım. -Mış gibi yapmayalım. Yaşamı hiçbir anında -mış gibi yapmayalım. Yani bu sokağa çıktığımız andan itibaren belediye başkanlığındaymış gibi yapmayalım. Siyasette -mış gibi yapmayalım, birbirimizi aldatmayalım. Her hususta, eğitimde, sağlıkta, kültürde, sanatta hele hele adalette asla, hukukta -mış gibi yapmayan, birbirimizi aldatmayalım, günü kurtarmayalım, geleceği kurtaralım” diye konuştu.

“PAT DİYE KARAR ALMAK ÇOK UCUZ HAREKET”

Genç hukukçulara “Çok berrak bir vicdana sahip olduğumu düşünüyorum” sözleriyle seslenen İmamoğlu, depremin ardından uzaktan eğitime geçilmesini şu sözlerle eleştirdi:

“Deprem oldu, hemen eğitimle ilgili tedbir alabiliriz. Eğitim süreciyle ilgili revizyonlar da yapabiliriz. Ama hemen eğitimi kapatmak, eğitime bir bloke koymak ya da pat diye hadi bakalım yüz yüze eğitime geçin arkadaşlar demek çok ucuz bir hareket. Eğitimi cezalandıramazsınız… Olacak iş değil. İstanbul'daki gençler, muhtemelen şimdi aramızda ailesi burada olmayan, genç arkadaşlarım vardır. Evinizi tutmuşsunuzdur. Yurdunuzu tutmuşsunuzdur. Evinize gidin size işte dijital eğitim vereceğiz. Ya bu olacak iş değil. Bazen diyorum ki ya acaba akıl mı kayboldu? Yani hükümetimiz yani –miz diyorum benim hükümetim. Benim devletim orada bir ortak akıl masası yok. Kim bu kararı alıyor? Artısı eksisi ne? Kabul edemiyorum. Ama böyle bir şey yaşadınız.”

“ÜNİVERSİTELER TOPLUMLA BULUŞMA ANIDIR”

“Yüz yüze eğitim öğrencilerimizin kesinlikle hakkıdır” diyen İmamoğlu,” Üniversite yaşamın bir parçasıdır. Üniversite sadece bir öğretim alanı değildir. Yani bir yaşam eğitimidir. Hayata atılma eğitimidir. Mesleklerin birbiriyle kaynaşmasıdır. Toplumla buluşma anıdır” ifadelerini kullandı. Yaşanan eksikliklerin temelinde eğitimde yaşanan eksiklikler olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Temel eksikliğimiz oradan başlar. Kalkınmanın temel kaynağının da eğitim olduğunu hepimiz bilmeliyiz. Yüzüncü yılını yaşayacağız cumhuriyetimizin. Aynı zamanda cumhuriyetin başlangıcı bir eğitim devrimidir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğumuzun son döneminde yaşananlar, o zorluklara rağmen oradan bir insan kaynağının çıkışı, bir arayışın çıkışı, savaşlar, özellikle Kurtuluş Savaşı dönemi, gün gün saat analiz etmeyi çok seviyorum. Kurtuluş Savaşı'nın en bunalımda, en buhranlı anda bile Mustafa Kemal Atatürk ilk geldiğinde Maarif Kongresi'nin 1921 yılında toplanıyor olması müthiş, vizyoner bir bakıştır” diye konuştu.

TARİH YAZACAĞIZ

Eğitim olmadan kalkınma ve büyümenin gerçekleşmeyeceğini dile getiren İmamoğlu, “Eğitim olmadan şahlanamayacağımızı, büyüyemeyeceğimizi de bilmemiz lazım. Asla rasyonel bir bakış olmaz. Kesinlikle –-mış yapmanın nirvanası olur. Ya da birbirini aldatmanın ya da günü kurtarmanın, birbirini kandırmanın nirvanası olur. Eğitim çok önemli bir husus. Kesinlikle 21. yüzyılın ihtiyaçlarını karşılayacak prensiplerle ve o karakterle olmalı” dedi.

Hukuk seminerinde öğrencilere farklı konulara temas eden masalar kurulduğunu kaydeden İmamoğlu, “Çok önemli bir zaman diliminde yaşıyorsunuz. Bazen bunun sizi üzdüğünü, umutsuzlaştırdığını görüyorum. Duygu patlaması diyecek derecede çok genç arkadaşlarımızın, bazen gözyaşıyla yanıma yaklaştığını, çok derin cümleler kurduğunu, sadece sizin gibi üniversite öğrencileri değil 12-13 yaşlarındaki çocukların bile çok derin cümleler kurduğunu yaşıyorum. Şunu söyleyeyim tarihin belli dönemlerinde rol alan insan topluluğuyuz biz. Yani önemli bir dönem ülkemiz adına. Hem demokrasi, hukuk mücadelesi, hem pandemi, yüz yılda bir olan bir pandemiyi bütün dünya olarak yaşadığımız bir dönem.  Hem siyasal değişimin ve cumhuriyetin ikinci yüzüne adım atma döneminde toplumsal yapılanma, ülkemizdeki geçmiş yüzyılda hangi sorun varsa onun çözümüne katkı kurma dönemindeki fertleriz. Aslında burada iddialı bir iddialı bir cümle söyleyeceğim. 86 milyon insan olarak Tarih yazan insanlarız. Ama bu tarihi iyi mi yazacağız, kötü mü yazacağız? Bizlere ve bu ülkenin genç nüfusuna bağlı. Böylesi bir nüfusun olduğu ülke mutlaka iyi bir gelecek tasavvur etmeli, hayal etmeli ve mutlaka onun gereğini yapmalı” diye konuştu.

Editör: Köksal Ustaoğlu