BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş İstanbul’da düzenlenen aday tanıtım programında konuştu

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) İstanbul’da belediye başkan adaylarını tanıttı.

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın da katıldığı programda İstanbul’un 39 ilçe adayının yanı sıra Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cihan Erdoğanyılmaz tanıtıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan programda BTP lideri Hüseyin Baş adaylarla birlikte sahneye çıktı ve vatandaşları selamladı.

İBB adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençlik BTP ile siyaset sahnesinde

BTP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Cihan Erdoğanyılmaz programda bir konuşma yaptı.

25 yaşında bir hukukçu ve teknoloji uzmanı olan ve aynı zamanda yapay zeka alanında yaptığı çalışmalarla uluslararası alanda ödüller alan Erdoğanyılmaz, “Türk gençliği artık BTP sayesinde siyaset sahnesinde” dedi.

Erdoğanyılmaz şunları söyledi; “Cihan Erdoğanyılmaz bir semboldür. BTP kadrolarının içinde binlerce Cihan Erdoğanyılmaz var. Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in yetiştirdiği Bağımsız Türkiye kadroları, kendisini Atatürk'ün gençliğe hitabesinin muhatabı sayan tüm Türk gençliği, yıllardan beri görmezden gelinen, ülkemizi terk etmeye zorlanan Türk gençliği artık BTP sayesinde siyaset sahnesinde. Çünkü biz çok iyi biliyoruz ki bu ülke O'nu bu hale getirenlere bırakılamayacak kadar kıymetli bir ülke. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bizlere emanet ettiği cumhuriyetimizin kazanımlarının bir bir elden çıkarılmasına, ülkenin ve gençlerin büyük bir karanlığa ve umutsuzluğa gömülmesine büyük bir üzüntüyle şahit olduk. İktidar ve muhalefet bugün siyasi rant kavgasına düşerek asli vazifesini unutmuştur. Bu vatan O'nu bu hale getirenlere bırakılamayacak kadar kıymetli ve kutsaldır. Yaklaşan büyük İstanbul depremi, teknoloji devrimini kaçırmak üzere olmamız, ekonomik bağımsızlığımızın tehlike altına girmesini de düşündüğümüzde birinci vazifemiz olan Türk istiklalini, Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa görevimizi yerine getirmek bizim için artık tarihi bir sorumluluktur.”

BTP’nin İstanbul’daki aday tanıtım programında kapanış konuşmasını BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş yaptı.

BTP lideri konuşmasında şu ifadeleri kullandı;

İktidarın sorunları çözmeye, muhalefetin de iktidar olmaya niyeti yok

“Öyle ekonomik bir tablo var ki her gün üstüne iki kat fiyat koyuyor. Bunu çözmemiz lazım bir şekilde. Çözmek için ne yapıyoruz? Diyoruz ki, ‘bu iktidara bir şans daha verelim bu ekonomiyi çözsün’ şimdi bir kısmımız bunu söylüyor, bir kısmımız da, ‘bu iktidarı iktidarda tutan muhalefete bir oy daha verelim, O gelip bu işi çözsün’ diyor.

Ya hu kardeşim ne iktidarın bunu çözmeye niyeti var, ne muhalefetin iktidar olmaya niyeti var, sorun burada. Benim çağrım bütün Türk milletine şudur; gelin Bağımsız Türkiye Partisi ile birlikte yürüyelim. Her yerde adayımız var. Bu seçim her yerde bayrağımız dalgalanıyor. Özellikle o yüzde 48'lik seçmene de söylüyorum; bir önceki seçimde bir fedakarlık yaptık. O küçük partilerin yüzde 2.5 - 3 puanlara yaklaştığı yerde ben o seçime girseydim başka bir tablo çıkarırdım ama ben bir fedakarlık yaptım. Siz de ’sen bu seçim fedakarlık yaptın, biz de bir dahaki seçim sana oy vereceğiz’ dediniz. Şimdi ben kendime oy istemiyorum, ben adaylara oy istiyorum. İstanbul'u yönetecek, Aydın'ı yönetecek, Trabzon'u yönetecek, Karabük'ü yönetecek, Ankara'yı yönetecek, hülasa 80 ili yönetecek adaylara oy istiyorum çünkü sizin bana bir oy borcunuz var. O borcun ödenme günü gelmiştir.

“Ben siyaseti çocuklar için yapıyorum”

Herhangi bir vatandaş internet haberlerinden veya televizyondan veya gazetelerden gündeme baksa veya sadece yaşadığına baksa, ‘oy vermeyi geçtim bunlara selam

verilmez’ demesi lazım. Ben siyaseti kızım için yapıyorum, karşımdaki oğlum için yapıyorum, bu arkada gezen çocuklar için yapıyorum. Bu çocukların geleceği için yapıyorum, hiç kimsenin menfaati için zerre çıkar için bu siyaseti yapmıyorum ve yapmayacağım.

“Milli Ekonomi Modeli sessiz bir devrimdir”

Diyeceksiniz ki bu özgüven nereden geliyor? Şuradan geliyor; elimizde bir formül var. Bundan tam 11 yıl önce bugün Rusya'da Moskova'da benim de içinde olduğum bir ekip Rus Meclisi Duma'da bir sunum dinledi. O sunuma ‘Sessiz Devrim’ dendi.

Kapitalizmi, liberalizmi ve dünyadaki sömürü sistemini tarihin çöp kutusuna atan bir devrimdi bu. O devrim benim güzel babamın yazdığı Milli Ekonomi Modeli devrimiydi.

Biz bu ülkeyi kalkındırırız ama bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsanız size ait olan fabrikayı satmayacaksın, size ait olan fabrikayı kapatmayacaksın, size ait olan madeni satmayacaksın, yerinizin altından biten gıdanızı dışarıdan almayacaksınız.

Bu ülkeyi kalkındırmak istiyorsan enerji kaynaklarınızı devreye sokacaksınız. Türkiye'nin enerji ihtiyacını dışarıya bir tek dolar vermeden karşılayabiliriz. Bunun için çok fazla böyle bilimsel araştırmalara enteresan çıkışlara, hiç kimsenin bilmediği icatlara ihtiyacımız yok, tek bir şeye ihtiyacımız var samimiyete! Vatanperver olalım vallahi de billahi de bu ülkeyi kalkındırır, hiç kimseye ihtiyaç duymayız.

“Milliyetçilik artıyor ama hangi milliyetçilik?”

“Diyorlar ki dünyada milliyetçilik artıyor. Tamam güzel milliyetçilik artıyor da hangi milliyetçilik artıyor? Şimdi dünyada yükselen trend olan milliyetçilik neyin milliyetçiliği biliyor musunuz? Söyleyeyim, bizde güya milliyetçilik yükseliyor! Bizde milliyetçilik falan yükselmiyor. Neden yükselmiyor? Dünyada yükselen milliyetçilik gıda milliyetçiliği, ‘kendi gıdamı yedirmem’ diyen milliyetçilik yükseliyor. Dünyada yükselen

milliyetçilik maden milliyetçiliği, ‘kendi madenim mi başkasına yedirmem’ diyor! Dünyada yükselen milliyetçilik kaynak milliyetçiliği, ‘su kaynağımı enerji kaynağımı, dönüştürülebilir kaynaklarımı başkalarına yedirmem’ milliyetçiliği. Dünyada yükselen milliyetçilik bu. Bizdeki milliyetçilik örnekleri ne? Rant bende olsun, gerisi peşkeş olsun! Milliyetçilik bizde böyle yükseliyor.

“Diyanet İşleri Başkanı Alevi olsun”

Alevilere oy deposu olarak bakılıyor. Bu insanların bir inancı var, bir düşüncesi var diye bakılmıyor, bunların oyu var olarak bakılıyor. Güneydoğu'da yaşayan insanımıza da oy deposu olarak bakılıyor. Burada ne yaşanıldığı, ne düşünüldüğü, eksiklerin ne olduğu, sorunun ne olduğu ile ilgili bir düşünce hiç kimsede yok. Bu, ‘biz bölgenin insanı için kurulduk’ diyen siyasi partide bile yok. Öyle olsa Güneydoğu'daki peşkeş çekilen madenleri konuşurlar, eğer öyle olsaydı Güneydoğu'nun kaynaklarının yabancılara, yandaşlara nasıl peşkeş çekildiğini konuşurlar. Çünkü o imkanlar o bölgenin insanına verilse, bütün Türkiye'ye verilse aslında birçok sorun çözülebilir. Bu, Alevi kardeşlerimizle ilgili de böyle. Ben hiçbir siyasi parti yöneticisinin cesaret edemediği bir şey söyledim, bu konudaki samimiyetimin ispatı olarak nitelendiriyorum bunu. O da şu; Diyanet İşleri Başkanını Alevi bir kardeşimiz yapalım.

“BTP iktidar olursa hiç kimse kaybetmez”

Ama bunların gerçekleşebilmesi için önce bir şeyi bizim algılamamız lazım. Türkiye'de siyaset şu temele oturdu; birisi iktidar olduğunda Aleviler iktidar oluyor, bir

başkası iktidar olduğunda Sünniler iktidar oluyor veya bir başkasını iktidar ediyoruz, milliyetçiler iktidar olmuş oluyor veya bir başkasını iktidar ediyoruz, muhafazakarlar veya ulusalcılar veya solcular… Her neyse ülkede birisi iktidar olduğunda

herkesin iktidar olduğu, birisi kazandığında hiç kimsenin kaybetmediği bir formülü Atatürk'ten sonra biz çıkaramadık. İşte Bağımsız Türkiye Partisi varlığını bu temel üzerine oturtmuş bir partidir. Biz iktidar olalım hiç kimse kaybetmesin.

“Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok”

Düne kadar sınır mahkemeleri kurup teröristleri davulla zurnayla karşılayanlar, bugün en milliyetçiler oldular olaya bakar mısınız, sahtekarlığa bakın! Mesela, sağlıklı bir zihinle düşündüğünüzde, ‘ben 15 gün önce İsveç'e o kadar salladım bunlar Kur'an yaktı, bunlar terör devleti dedim. Bugün ben O’nun NATO'ya girmesini kabul edemem demesi’ lazım, ama NATO'ya girmesine onay verdi. Bir değeri olan insan bunu yapar mı? Bir değeri olan insan bütün Türkiye'ye çağrı yapıp yüz binleri toplayıp, ‘İsrail'i lanetliyoruz, Filistin'in yanındayız’ deyip İsrail'le ticarete devam eder mi? Bunu kim yapar? Bunu hiçbir değeri olmayan, evrendeki bütün değerleri şahsi menfaati için kullanabilme potansiyeli olan, hiçbir kutsalı olmayan insanlar yapar.”

Ş L K M Z K L M A

Editör: Köksal Ustaoğlu