19 Mayıs; İstiklalden İstikbale Yürümeye Ant İçmiş Vatanseverlerin Şaha Kalktığı Gündür.

Önce Trablusgarp’ta, ardından Balkan Savaşları’nda ağır yara aldı Türk yurdu. Esaret an be an çöreklenirken topraklarımıza, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesiyle fiilen sona eren ve savunma imkânlarından yoksun bırakılan Osmanlı Devleti’nin egemenlik haklarına darbe vurulmuştu. İzmir’i ilhak etmeye çabalayan Yunanlılar, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’e asker çıkarırken, bir süredir yurt sathında örgütlenen üstün karakterli, fâhir, vatanperver yiğitler bu gidişatı tersine çevirmek için aksiyon alarak, sessiz ve etkili bir çalışma yürütüyorlardı. Milli uyanış sağlanmalı, bu uyanış Anadolu’ya yayılmalıydı.

Bu kapsamda Bandırma Vapuru’nun çok özel bir görevi vardı. 16 Mayıs 1919’da Galata Rıhtımında demirleyen 41 yaşındaki vapur, Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Kurmay Başkanı Albay Mehmet Kâzım Dirik, Kurmay Binbaşı Hüsrev Gerede, Sıhhiye Müfettiş Muavini Binbaşı Dr. İbrahim Refik Saydam, Topçu Müfettişi Binbaşı Kemal Doğan, Müfettişlik Sağlık Daire Başkanı Tabip Albay İbrahim Talî Öngören, Yaver Piyade Yüzbaşı Cevad Abbas Gürer ve daha nice kahraman ile Samsun’a doğru mukaddes bir yolculuğa çıktı. Yüce amaç; milli mukavemeti sağlayarak, melun saldırıları püskürtmek, kıskaca alınan topraklarımızdan emperyalistleri defetmek, sancağımızın yeniden özgürce dalgalanmasını sağlamak, egemenliğin millete ait olduğu yeni bir devlet kurmak ve tarihe nakşolan Türk mührünü ebediyete taşımaktı.

19 Mayıs’ta Bandırma Vapuru Samsun’a ulaşırken, sebatkâr, azimkâr, bağımsızlık savaşçısı askeri deha Mustafa Kemal önderliğinde fiili mücadele başlatıldı. Yetkin komutanlarla yürütülen istiklal mücadelesi kapsamında Havza, Amasya Genelgeleri, Erzurum ve Sivas Kongreleri ile milli uyanış gerçekleştirilmiş, milli sınırlar içinde vatanın bir bütün olduğu ve parçalanamayacağı ifade edilmiş, milli iradeyi egemen kılmanın temel ilke olduğu belirtilmişti. Tıpkı Bilge Kağan, Mete Han, Alparslan, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman’dan, kısacası geçmişi şeref payesi ile dolu ecdadımızdan aldığı feyzle, kökleşmiş ve iz bırakan mazimizin ışığında harekete geçen Türkler; bağımsızlığa olan itikadıyla, enginlere sığmayıp taşan kararlılığıyla, topraklarına olan sadakatiyle zulme başkaldırışın öncüsü oldu.

19 Mayıs; şartsız, amasız, veyahutsuz “istiklal” diyerek öne atılanların zaferidir.

19 Mayıs; Türklerin cesur haykırışı, Konstantinapolis hülyasının denize döküldüğü gündür.

19 Mayıs; Halide Edip Adıvar, Yörük Ali Efe, Erzurumlu Kara Fatma, Sütçü İmam, Şerife Bacı, Gördesli Makbule, Hasan Tahsin gibi Kuvâ-yi Milliye kahramanlarının harikulade direnişidir.

19 Mayıs aynı zamanda Atatürk’ün, yıldız gibi parlayan muteber Cumhuriyetimizi, kutlu vatanımızı, şana gark olmuş bayrağımızı gençliğe emanetidir.

Öyle ki Gençliğe Hitabede Büyük Atatürk, Türk gençliğine ahval ve şerait içinde dahi vazifesinin, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmak olduğunu, muhtaç olduğu kudretin ise, damarlarındaki asil kanda mevcut olduğunu deklare etti.

Nitekim bu öğüdü mıh gibi aklında tutan Türk gençliği dün ve bugün olduğu gibi yarın da Kuvâ-yi Milliye ruhunu koruyacak, köhne tuzaklara düşmeyecek, yegâne mirasımız olan Cumhuriyetimizi nesilden nesile taşıyacaktır. Milli egemenliğimize kim kast ederse karşısında Türk gençliğini bulacak, şirazesi kayanların, güzergâhından sapanların, Türk milletinin dinamiğini bozmaya, Türk hudutlarını çiğnemeye yeltenen müstevlilerin karşısında abidevi bir ruhla duracaktır.

Türk gençliği; ne milli birlik ve bütünlüğüne dokundurtur, ne bölücü fikirlere baş eğer, ne de Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerini tartışmaya açar.

Türklük üst kimliğimiz, “Türk, Öğün, Çalış, Güven” önsözümüzdür.

Ana dilde eğitim safsatalıklarını reddeden Türk gençliği, devletimizin kurucusu Atatürk’ün öğretileri doğrultusunda yeni yüz yılı inşa etmektedir. Cumhuriyetimize harç olan 19 Mayıs, Cumhuriyetin 100’üncü yılını idrak ederken, hem tarihi belleğimiz hem de yol göstericimizdir.

19 Mayıs; gençliğin sorunlarının konuşulduğu, tartışıldığı bir mecra da olmalıdır. İşsizlik, beyin göçü, mülakatlı atamaların yol açtığı liyakatsizlik, kontenjan yetersizlikleri nedeniyle devlet kadrolarına atanamamaları, gençlerin eşit şekilde eğitim fırsatlarından yararlanamaması, gelecek endişesi en önemli gençlik sorunlarıdır.

Ayrıca gerek pandemide, gerekse 6 Şubat tarihinde yaşadığımız deprem felaketlerinde önemini bir kez daha anladığımız meslek liselerinin teşvik edilmesi, fiziki imkânlarının artırılması, öğrencilerin bu okulları tercih etmesinin sağlanması, mezun olmalarının ardından istihdam sorunlarının çözülmesi müreffeh, rekabet edebilir bir Türkiye’ye erişmenin ön koşuludur.

İlköğretim, ortaöğretim ve yükseköğretimde kısacası eğitimin her alanında bilim, teknoloji, spor, kültür, sanat ve edebiyatta faaliyetlerin, projelerin desteklenerek, gençlerin önünün açılması, dünya üzerinde elde edilen başarıların desteklenmesi, gençlere fırsat yaratılması, enerjilerinden yararlanılması önemli bir husustur.

Bu düşüncelerle, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyor; 57 yıllık hayatının büyük kısmı cephelerde geçen, millet egemenliğine dayalı tam bağımsız bir devlet kuran ve yüce devletimizi gelecek yüz yıllara taşıyan, yüksek karakteri ile Türk milletine yol gösteren Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi Atatürk başta olmak üzere, kahraman yol arkadaşlarını, Türk’ün ebedi varlığı, vatan topraklarının selameti için canından feragat ederek makberi seçen aziz şehitlerimizi minnet, rahmet ve Fatihalarla anıyoruz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.    

Coşkun DİLBER

Kamu-Sen İl Başkanı

Editör: Köksal Ustaoğlu