GECENİN TILSIMI DEĞİLDİR YENİ YIL

Gece yarısını vuran gonk sesiyle değişen bir 24 saatin arkası mıdır yeni yıl? Yeni yıl yeni güne uyanmak mıdır? Sahiden bitirdiğimiz her gün,  geçen yılki karşılığına bakıldığında, insanlık aslında her gün yeni bir yıla giriyor diyebilir miyiz?

Galiba soruları sıralamaktan yeni yıla bir türlü giremeyeceğim. Geldi bir yeni yıl daha kapımızı çaldı. Bundan önceki her yılbaşlarında yaptığımız barış dilekleri gerçekleşti mi? Açlıktan, susuzluktan, yoksulluktan insan ölümleri durdu mu? Silahlara harcanan paralar kesilmese de hiç olmazsa azaldı mı? Katliamlar -ki daha acısı- bu katliamlara insani ve imani gerekçelerle mazeret uydurmaya çalışanların hatalı tavırları bitti mi?

Haksızlıklar, insan onuruna yakışmayan aşağılamalar, adaletsizlikler, çıkarları birleşince düşmanların dostça hareket etmeleri bitti mi? Yalanlar, yalanlarla yıkılan umutlar, kırılan gönüller, yeryüzünden silindi mi? Bebelerin duvar dibine, cami avlusuna bırakılmaları, bedenleri sömürülen çocuk işçilerin dramları, çocuk yaşta evlendirilen kızların sorunları çözüldü mü?

Uluslararası uyuşturucu trafiği kesildi mi? Ölmeden öldürülen bedenlerin üzerinden kazanılan kirli paralara dur denilmiş mi?

İnsanlığın paylaşmak, sevmek, insanca yaşamanın erdemlerini yaşatmak için, kendime ne istiyorsam, bütün insanlara da onu istiyorum diyebilmek yerleşti mi?

Nedir, yeni yıl? Takvim yapraklarındaki yılların değişmiş ama içimizdeki kirli düşüncelerden arınmamış olmak mı? Hırslarımızı, öfkelerimizi, bencilliklerimizi geride bırakıp yeni güne; yeni yıla; değişimlere adım atmadıktan sonra nedir yeni yıl?

Yeni yılla birlikte, kaldırımların talihsizleri, fuhuş dünyasının seks köleleri, çocuk dilenciler, kiralık katiller, silah tacirleri, uyuşturucu kaçakçıları, hırsızlar, dolandırıcılar, tecavüzcüler, çıkarcılar, yalakalar kısacası, insanlığın utanacağı her türlü davranışı sergileyenlerin varlığı ortadan kalktı mı?

Yeni yılla birlikte, doğrular ve doğruluklar; güzellikler ve güzel duygular; sevgi, hoşgörü kavramları bütün yüreklere, bütün beyinlere yerleşti mi?

Kötülükleri sıralamakla bitiremeyeceğimize göre, dilek ve beklentilerimizi de sıralamakla bitiremeyiz. Beklentilerimizi yaşantılarımız, çevremiz ve hayallerimiz biçimlendirir.

Değerli okuyucum, hayali olanın ideali olur. İdeali olan, hayallerini gerçekleştirmek üzere yorulmaksızın adımlar atar. Veysel’in dediği, uzun ince bir yolda atılan adımların sayısal varlığı değil, nitelikli oluşu önemlidir.

Bu çizgiden baktığımızda yaşanan yılların sayısı değil, getirdikleri ve götürdükleriyle kaliteli oluşu önemlidir. Gözü kör olan değil, gönlü kör olan dar bir dünyada yaşar. Dünyaya bakışımız, yıllarımızın kaliteli olmasında da etkilidir.

Karınca, başında bir damla su ile Halil İbrahim’in yandığı koca ateşi söndürmeye gidiyormuş. Görenler, bir damla su ile ateşi söndürmeye gittiğini anlayınca, gülerek bunun imkânsız olduğunu söylemişler. Karınca da, “Belki söndüremem ama hangi tarafta olduğum belli olur.” diyerek, insanlığa ders olacak söz söylemiştir.

Kara bulutlar, yükünü boşaltmadan gök aydınlanmaz. Denizler, fırtınadan nasibini alınca, dalgalanmadan durulmaz. Bu bir değişimdir. Öyleyse, neden “Ben “ den başlamıyor? Ben değişince herkesin değiştiğini göreceğim diyerek ilk adımı atmaya giden yolda var mısın yürümeye?

Beklentilerimiz neden yeni yıl adını verdiğimiz ve ne getireceği bilinmeyen zaman dilimindendir? Tıpkı, trafik kazalarını üstüne yıktığımız, hani günah keçisi olan “Trafik Canavarı” denilen kavram var ya, onun gibi yılları da beklentilerimize gerekçe saymışız. Oysa biz değişmeden yılların değişmeyeceği apaçık ortada… Biz insanca yaşamak için dilekler oluştururken, ilk adımı kendimizin atması gerektiğinden uzakta yaşarız.

Çevremize dikkatlice baktığımızda, yaratılmışların içinde en tehlikeli varlığın insan olduğu görülecektir. Bu tehlikenin de temel kaynağı aklıdır. Aklını şeytana kiraya vermişlerin icat ettiği katliam araçlarının ölüm kusmasına hiçbir canlının öldürücü özelliğinin adı bile akla gelmez. Düşünün, bir geyik ya da antilop yakalayan aslan, karnı doyunca, önünden geçen sürüyle antiloba veya geyiğe yalnızca bakar. İnsan, öyle mi? Avdan övünerek dönmek için zevki uğruna kaç cana kıymıştır?

Savaşların katliamlarından vazgeçtim. Piyasada fiyatlar düşmesin diye yakalayarak ölümlerine neden oldukları balıkların tonlarcasını denize döken acımasızlara ne dersiniz? Binalara bir şey olmasın yalnızca insanlar ölsün düşüncesiyle yapılan silahlara ne demeli?

Çok değiştik, çok. Ahlaksızlık içinde olan birinin suçüstü yakalanması durumunda, “Benden öncekiler de yapmıştı.” tarzı savunma yapmak; “Helal olsun, adamlar yediyse de iş de yaptılar. Bal tutan parmağını yalar, bunla normal.” cümleleriyle durumu hoş görüyle karşılamak gibi davranış değişikliklerimiz gelişti.

“Dün, dündür; bu gün, bu gündür.” sözüyle ülke siyasetinin 40 yılına damga vuran zihniyetle, girdiği her seçimi kaybettiğinde, “Görevi bıraktı, kaçtı dedirtmem.” deme pişkinliğini gösterenlerin zihniyetiyle yaşantımız o kadar yozlaşmış ki, yanlışı alkışlarken, “ O da yapmadı mı?” bahanesiyle kendini avutacak hale gelmişiz.

Gönüller fethetmek, süslü yalanlarla yapılırsa, yıkılan gönüllerin gürültüsü çok olur. Şampanyaların, rakı kadehlerinin sarhoşluğunda karşıladığımız yeni yıl, ayıldığımız zaman, kaldığımız yerden devam ettirecek bir günü getirmiş olmasın.

Yeni yıldan beklentiler olarak değil de, giden yılda insanlardan beklentilerim var:

Sınırsız, çıkarsız, karşılıksız olarak insanı sevelim. Sevgisizliğimizi giden yılla birlikte gönderelim.

Silahların yerine eğitime yatırım yapalım. Sanata, sevgiye, insanlığa yakışan güzelliklere dokunmak üzere giden yılla birlikte çekelim, tetiğe dokunan elleri.

Doğayı kirletmek ve dengesini bozmak gibi olumsuz davranışlarımız giden yılla birlikte gitsin.

Özgürlüğün sınırsız olduğu fikrini giden yılla birlikte gönderelim, özgürlüğün herkesin hakkına saygı duymak olduğunu benimseyelim.

Ulusal değerleri, ahlaki değerleri, inanç değerlerini çıkarlarımız adına kirleterek yozlaştırmaktan, birini ötekileştirerek insanları kamplara bölen davranışlarımızdan giden yılla birlikte gömelim, geride bıraktığımız günlerin karanlıklarına.

Rakibimizin yalnızca yanlışlarını görmek düşüncemizi, giden yılla birlikte değiştirelim: Alkışlamayı, doğrusunu, güzelini de görmeyi deneyelim.

O neden benim gibi düşünmüyor saplantısından çıkıp, ben neden onun gibi düşünmüyorum değerlendirmesi içinde karşımızdakileri anlamaya çalışalım.

Aldatanın, aslında aldanan olduğunu; hak yiyenin yanına kalmayacağını; adaletin er geç tecelli edeceğini; doğruluğun mutlaka değer göreceğini; gençlik- güzellik gibi geçici olan değerler gibi güçlü adaletsizin yanında olmaktansa, acı çekseniz de hep doğrunun yanında olmak gibi erdemli hareket etmenin asıl asil davranış olduğunu bilelim.

Yıllar, size yalnızca yaşlılık denen olumsuzluğu getirsin.  

Editör: TE Bilisim