Doktorun Zamana Dokunuşu

Sevgili dostlarım, felsefi ve mistik anlamda yazılmış bir romandaki babanın oğluna söylediği "bak evlat zamanı para ile satın alamazsın" cümlesi uzun zamandır aklımın bir köşesinde takıldı. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Belki de bu yaklaşım zamanın paradan daha kıymetli olduğu anlamında da söylenmiş olabilir. Düşünsenize son günlerini yaşayan ümitsiz bir hasta sağlıklı mutlu günlerine dönmek için, rahat bir nefes almak için neler vermez. Yeterki ağrıları dinsin diye ne bedel ödemez ki.

Zaman ile ilgili en önemli kelimelerden biri de " keşke" dir. Geçmiş zaman içinde yapılan hataların - yanlışların-pişmanlıkların - maddi ve manevi kayıpların tümünü kapsaya daha kapsamlı bir durumdur zaman. Geleceğe ve ana yönelikte durduramadığınız, biriktiremediğiniz ve sürekli harcanan, biriktirilen çok daha kıymetli bir elle tutulamazdır zaman.

Doktorluk mesleğinde zaman kavramına gelince; Fransızca da "Le metier honor "yani "onurlu meslek "olarak adlandırılan Tıp mesleğini onurlu kılan şeydir zaman. Doktor zamana dokunur.

Kader çizgisinin son noktası olan ölümün ne zaman geleceğinin bilinmezliğine gizemine dokunur.

Doktorun bu gizemli kader çizgisi dokunuşu bazen bir düşme anında beyin kanaması geçiren hastayı yeniden hayata döndürür. Saatler içinde müdahale edilmezse ölümün kaçınılmaz olduğu dalak yırtılması, trafik kazası, iç kanamaya müdahale, barsak delinmesi, barsak tıkanıklığına müdahale, göğüs içine hava veya kan kaçağına göğüs cerrahın müdahalesi, Bir kaza anında çene travmasına KBB, çene cerrahı veya plastik cerrahın müdahalesi, kol bacak yaralanmalarında ortopedi, damar cerrahın müdahalesi, kalp krizinde kardiyolojinin acil müdahalesi, diyabetik ketoasidozda dahiliye endokrinoloğun müdahalesi, boğaz enfeksiyon bir ishal hali bir zehirlenme de, septik durumda acil doktorlarının ve intaniyenin tedavileri, böbrek taşında, idrar yapmada üroloğun müdahalesi, pipisinin ucu kapalı bir bebeği acil müdahale eden çocuk cerrahı, makatta, kuyruk sokumundaki apseye, yaraya, kanayan hemoroide müdahale eden genel cerrah, büyük abdest makat ağzına tıkanmış, çocukları, gelinlerinin yanında bin bir utana sıkıla kendini cerrahın şefkatli parmağına teslim eden yaşlı, yatalak hastalar. Sonrasında bin bir dua. Allah bin kere razı olsun, tüm doktorlarımızdan ve sağlık camiasında hizmet eden güzel insanlardan...

Ve Sayabileceğim Daha. Bir Çok Örnek.

İşte tıp mesleğini kutsal meslek olarak lanse eden bu acil dokunuşlardır. Doktor insanın direkt yaşamına dokunur o nedenle de hastanın yüreğine dokunur. En çok duayı biz doktorlar alır. O nedenle de en çok biz kıskanılırız. Hatta bu kıskançlık bazen zarar verme noktasına gelir.

BİR gün bir savcı bey ile Sürmene de çay içiyor sohbet ediyoruz. Söz sözü açtı. Sonunda dedi ki:

Ayhan Bey sizinle bizim aramızdaki fark nedir vatandaş açısından.

Meslek farklı zaten dedim

Yok dedi

Nedir dedim

Siz işi bitirince hasta ve yakını size Allah razı olsun der. Biz işi bitirince bize Allah belanızı versin der. Çünkü biz ceza veriyoruz, siz sağlığına kavuşturuyorsunuz.

Ben de tamam işte meslek farkı dedim ya deyince gülüştük.

Varlığıyla ve müdahalesiyle hastaya yeniden yaşama hakk, daha kaliteli bir yaşam ı verir doktor.

Kadın doğumcunun. Doğum tramvayı sırasında verdiği doğru karar ve müdahalesi, çocuk doktorunun. Bebeği hemen değerlendirip kuvöze alması, o çocuğa ve ailesine yeni bir zaman diliminde yeni. Bir kader çizgisi belirler. Fakat bu yeni kader çizgisi, eskisinin ne olduğu bilinmediğine göre yani gelecek bilinmediğinden mevcut hayat çizgisi olarak kabullenilir ve hayat devam eder.

Bir onkoloji cerrahı, bir göğüs cerrahı, bir plastik cerrah, bir beyin cerrahı, ürolog, acil doktorları, genel cerrahlar, ortopedistler, hastanenin olmazsa olmazı Anestezi ekibi, aile hekimleri, hemşireler sağlık memurları, ebeler, cerrahi hemşireleri, yoğun bakım ekibi doktorundan hemşiresinden personeline, tüm, personel ve bu ağır hizmet trenini koordine eden idari bölüm ekibi. Âdeta bir sağlık ordusu. Bu güzel insanlara savaşta bile saldırılmaz, zarar verilmez. Bomba, füze atılmaz. Sağlık bölgesine ve ekibine saldırmak uluslararası insan hakları suçudur. Bunu yapan ülkenin devlet başkanı direkt uluslararası mahkemelerde yargılanır Demem o ki, sağlık ekibi. Savaş anında bile korunur. Kollanır ve dokunulmazdır. Hal böyle iken bizim memleketimizde sağlık camiası" vurun abalıya" misali kum torbasına dönmüştür. Sağlıkta şiddet yasası pratik uygulamada önleyici tedbirleri de içermelidir ve titizlikle uygulandığı üst kurullarca düzenli denetlenmelidir. Sağlık çalışanı maddi ve manevi olarak yönetsel kesim tarafından özenle desteklenmeli, çalışana ve verilen hizmete takdir ve saygı duyulmalıdır. Sağlık çalışanı da bir insandır ve bilerek veya bilmeyerek yanlış yapabilir. Fakat bunun cevabı asla şiddet olamaz, Hak arama usulleri vardır. Bu dünyada da öteki dünyada da çalışanın yeri ve değeri olmalıdır. Fakat benim yıllar içinde gördüğüm devlet dairesinde "" yatan da bir yapan da bir"" zihniyetidir. Hatta çok çalışana ""bu adamın derdi ne, acaba yerimize mi oynuyor, siyasete mi oynuyor, başka bilmediğimiz işler mi var gibi potansiyel suçlu gözüyle bakılmaktadır. Sen mi kurtaracaksın. Bu memleketi, boş ver yaklaşım ve telkinleri maalesef rutin bir yaklaşım haline gelmiştir. Sistem zaten çok çalışanın yanında da olmamakta, “havuz sistemi "" adı verilen döner sermaye sistemi çok çalışandan alıp hiç çalışmayan veren bir ""deli Dumrul sistemi"" nden başka bir şey değildir. Bu sisteme göre 90.000 ile 20.000 arasında sadece 30.000. fark vardır. Yani bu havuz sisteminin matematiği de yapanın değil yatanın yanındadır. Bu sistem içinde marka değeri olmak ve mutlu başarılı bir hizmet vermek mümkün değildir. Haşa peygamber sabrı olsa dayanılmaz haksızlık ve tezatlar zinciri içermektedir. Tabii ki hizmet alan. Vatandaşın bu çarpık düzen veya yatana yarayan, düzeni bilmesi ve anlaması beklenemez. Ancak düzen asla marka değeri olan çalışkan insanları içinde barındırmayacağı da kesindir. Devlet düzeni hala sosyalist yaklaşımdan çıkma gayreti gösterse de bunu başaramamış, herkesi aynı kefeye koymayı, sülüetsiz, önemsiz, herkes gibi o da doktor o da doktor ne fark eder yaklaşımını aşamamıştır.1 ayda 200 ameliyat yapan ile kapısına hasta gitmeyen aynımıdır. Bunun izahı mantığı yoktur. Bir şey yapıp onu da yanlış yapan ile 200 doğru iş yapan aynımıdır.

Sevgili dostlarım, değer bilmek, takdir etmek, çalışanı korumak ve kollamak işverenin asıl görevlerindendir. Çalışan insanlara her kesimin gözü gibi bakması gerekir. Yerde sürünen değil el üstünde tutulması gereken ağır bir meslektir doktorluk ve yine söylüyorum, yapan ile yatan aynı olamaz. Havuz sistemi yanlıştır.

Sevgili dostlarım bir bölgede koruyucu sağlık hizmetleri iyi ise, entelektüel yapı, kültürel seviye, beslenme kültürü, yaşam kalitesi, madde bağımlılığı azlığı, düzenli spor yapma, siyasi ve bürokratik hizmetlerin kalitesi, belediyecilik hizmetleri, alt yapı, şehircilik hizmetleri, modern mühendislik ve teknolojinin insanlara sunduğu kolaylıklar ve kişi başı gelir, iş -çalışma koşulları çevre temizliği, gıda kontrolleri ve hijyen, barınma ve ulaşım şartlarındaki mükemmellik ne kadar iyi ise o toplum bireylerinin hastalığa yakalanma ve hatta saçma sapan kaza ve hastalıklardan ölüm oranları da o kadar düşük veya imkansız olacaktır toplum mutlu ve uzun yaşayacaktır.

Mesela kalorifer, doğalgaz ısınma sistemleri soba zehirlenmesi ve ya banyoda gaz kaçağı ölümlerini ortadan kaldırır

Düzenli trafik denetimleri, yolların kaliteli oluşu, ulaşım araçlarının mükemmelliği trafik kazalarını azaltır. Düzenli sağlık kontrolleri erken teşhis ve şifa ile sonlanan tedaviye zemin hazırlar.

Madde bağımlılığından uzak durmak birçok hastalığı elimine eder. Daha sağlıklı bir hayat sunar.

Hobilerin olması toplumu mutlu kılar. Mutlu insan strese bağlı hastalıklardan korunmuş olur. Kendine ve çevresine zarar vermez.

Dengeli ve yeterince yemek kültürü, yani sofradan, yemek masasından soymadan kalkmak metabolik sendrom dediğimiz şişmanlık, tansiyon, şeker kolesterol yüksekliğini ve karaciğer yağlanmasını önler.

İşi olan çalışan, üreten, kendi işine bakan, kültürel zenginliği olan, çağdaş toplum. Gençliğine örnek olan her kesimin hedefi olan bir toplum. Herkesin işini en iyi bir şekilde yapma gayretinde olduğu, sorumluluk ve vicdan sahibi bir toplum.

Sonuç olarak zenginlikte esas olan kültürel, entellektüel, bilim ve sanat vizyonu olan bir zenginliktir. İşte bu zenginlik zamanı satın alır. Sana yaşam süresi ve yaşam kalitesi sunar.

Parasal zenginlik ise sadece züğürtlüğü engeller rahat bir hayat sunabilir ancak bazen da getirebilir. Paran bazen aklını başından alabilir, fazla paran olduğu için canından bile olabilirsin, yani yaşam süresi bitebilir.

Bu duygu ve düşüncelerle herkese ağız tadında mutlu bir yaşam dilerim.

Saygılarımla.

Op. Dr. Ayhan Çağılcı

GENEL CERRAHİ UZMANI TRABZON

b11d8d94-92fd-401b-9951-7cdd6a1a6d45.pngb-049.jpg

Editör: TE Bilisim