Trabzon Sanatının, Sanatçılarının Ve Müzisyenlerinin Önemli İsimlerinden Biri Olan Akçaabatlı YILDIRAY TÜRK Sadece Yorumcu Değil, Aynı Zamanda Nüktedan Kimliğini De Ön Plana Çıkaran Bir Şairimizdir.

Yazmış Olduğu “ DOKUNUŞ “ Ve YILDIRAY TÜRK ŞİİRLERİ, Trabzon Ve Akçaabat Halkının Diline Pelesenk Olmuştur.

İlçemizde Saygı Duyulan, Sevilen Bir Ailenin Çocuğu. Çalışma Temposu Hızlı Ve Yorucu Olduğu İçin YILDIRAY TÜRK’ü Ele Geçirmek Kolay Olmasa da Bir Yıllık Bir Takipten Sonra Bu Güzel Röportajı Ancak Kendisi İle Gerçekleştirebildik.

1968 yılında Akçaabat’ta doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Akçaabat’ta tamamladıktan sonra Telekom da memur olarak işe başladım. 15 yıl Telekom da çalıştım ve sonra Karayollarına geçiş yaptım. 10 yıldır da Karayollarındayım. Evliyim, bir kızım ve bir oğlum var.

MÜZİSYENLİK RUHUM AİLEDEN GELİYOR.

n-001.jpg

Ailemizde hemen hemen herkesin farklı dallarda müzikle ilgili bir yeteneği var. Profesyonel anlamda yaptığım tek şey, yöre düğünlerimizin vazgeçilmez ritim Enstrüman ı olan davulu icra etmek. 35 yıl, yüzlerce düğünde bu güzel yöre kültürünü yaşattım ve gençlerin düğünlerine neşe kattım. Yine 35 yıllık halkoyunları geçmişim var ki, oyuncu, müzisyen ve hoca olarak bu güzel yöre kültürüne hizmet etmenin gururunu yaşıyorum. Yöremiz adına katıldığımız yarışmalarda birçok birincilik kupasını müzemize koyduk. 2007 yılında yayınlanmış “DOKUNUŞ” isimli bir şiir kitabım var. Daha sonraları şiir yazmayı bırakıp sadece yaptığım bestelere söz yazmaya başladım. 2010 yılında “HEVENK” isimli bir albüm çalışmam oldu. Söz ve müzikleri bana ait olan bu albümden “Affet Sevgilim, Zalim Felek ve Nasıl Kıydın Aşkımıza” şarkılarıma Klip çektim ve yerel televizyonlarda yayınlandı. Bunun yanında çeşitli derneklerde Halk Müziği ve Sanat Müziği korolarında Korist ve Solist olarak görev aldım. Aynı zamanda bu Cemiyetlerde yöneticilik yaptım. Bu faaliyetlerime hala devam etmekteyim.

BİR KONSERVATUAR OKUMAK EN BÜYÜK HAYALİMDİ

Bir konservatuar okumak en büyük hayalimdi ama ne kimse bir yol gösterdi, ne de ailemin okutacak durumu vardı. Tabi yine de müzikten uzak durmadım. 

Amatör olarak bu tür faaliyetler uğraşmanın profesyonelce yapmaktan çok daha keyifli olduğunu keşfettim.

ŞAİR, SÖZ YAZARI, BESTECİ, YORUMCU, HALKOYUNLARI HOCALIĞI, YÖRESEL ENSTRÜMAN İCRASI…

so---kopya-002.gif

Evet, bu faaliyetlerle geçen bir ömür…  Çok güzel anılarım olduğu gibi bazı konularda da kırgınlığım var. Bunları söylemeden geçemeyeceğim. Yöremizde bu tür faaliyetlerle uğraşan, emek veren, ortaya bir şeyler koyan yüreği güzel insanlarımıza hiçbir kurum tarafından bir destek verilmemektedir. Ayrıca mahalli sanatçı ve müzisyenlerimize hiçbir kurum sahip çıkmamış, halka birebir muhatap edildiği için hak ettiğinin karşılığını alamamış, hor görülmüş, mağdur edilmiş ve üçüncü sınıf insan yerine koyulmuştur. Lütfen bu insanlarımıza sahip çıkılsın ve bir resmiyet kazandırılarak hak ettikleri değerin verilmesi sağlansın. 35-40 a yakın bestem var. Hepsinin sözlerini de ben yazdım. Bir akademik unvanımız olmadığı için, kendini müzik otoritesi kabul eden bazı kişilerin “sen de kimsin de beste yapacaksın, söz yazacaksın” gibilerinden bana bakışı var. Bir beste yapmak için ya da söz yazmak için akademik eğitim e gerek yok. Biraz teknik bilgi olması yetiyor. Geriye kalan ise,  Allah vergisi bir yetenek. Bu yeteneği Allah herkese nasip etmemiş. Hayat felsefem şudur ki; bana emanet edilen bu kültür değerlerini bir sonraki kuşağa devrederken, ona bir şeyler katarak devretmektir. Amatör de olsam, ben haddimi aşarak iki üç ayrı dalda bir proje ortaya koydum. Halkoyunları, Şiir ve Müzik alanında elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalıştım. Çok takdir edilmedim ama ben bana düşen görevi layıkıyla yaptığıma inanıyorum.

YÖRESEL ŞARKILAR YANINDA ÖZGÜN KARADENİZ MÜZİĞİ TARZINDA ÇALIŞMALAR YAPTIM.

Ama en çok sevdiğim tarz Türk Sanat Müziği olduğu için daha sonraları sadece bu tarza yöneldim. Şu an sadece Sanat Müziği tarzında çalışmalarım var ve hala devam ediyorum. Yabancı kültürün popüler olduğu, kendi değerlerimizden uzaklaşıp popüler kültürün tavan yaptığı, unutulmaya yüz tutmuş, kendi özümüzü, kimliğimizi yansıtan Türk Müziğinin can çekiştiği bu dönemlerde elimden geldiğince kendi imkanlarımla mücadele etmeye çalışıyorum. Yıllardır ne bir Türkü üretiliyor ne de bir Şarkı doğuyor. Bu beni çok üzüyor. Tabi bunda, yaşam şartlarının değişmesi ve insan hayatına giren teknolojik yeniliklerin çok etkisi var. Dört mısra ya dünyaları sığdıran söz yazarlarımız, melodileriyle insanın ruhuna işleyen nağmeleri besteleyen Sanatçılarımıza büyük bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Onlar bir dehaydı, bir bilim insanıydı benim için. Şu an hala onların bestelemiş olduğu şarkılarla sanatçılık hayatını sürdürüp para kazananlar var. Şimdi sadece piyasa tarzı denilen gürültüden ibaret şarkılarla müthiş bir kültür erozyonu yaşanmaktadır. Ben bir amatör olarak bunun mücadelesini vermekteyim. Ama ne bir kişi, ne bir kurum bana destek vermiyor. Bu konuda da ziyadesiyle mustaribim. Bazı kurumlara bu konuda yazdığım mesajları maalesef ciddiye bile alıp bana geri dönüş yapılmamıştır. Bizim olanı, özümüzü yansıtanı, kimliğimizi koruyanı tercih etmekten yanayım. Bir gün Kültürümüzün hak ettiği yere tekrar geri dönmesini umut ederek ömrüm ve gücümün yettiğince bu çalışmalarıma devam edeceğim. Yöre insanlarımızın ve müzikle amatör ya da profesyonel uğraşan herkesin bu tür çalışmalara destek vermesini önemle rica ediyorum. Herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum.

Muhabbetle kalın….

yesyeni-logo-final-303.png

 

Editör: TE Bilisim