Kimler oruç tutabilir?

Uzmanlar özellikle kronik ve nörolojik hastalıkları olanların oruç tutmaya niyet etmeden evvel mutlaka doktorlarına danışmaları gerektiği konusunda uyarıyor.

Orucun sağlık  problemi olmayan  insanlarda  metabolizma   ve  kan  biyokimyasında  bazı  değişikliklere  sebep  olmakla  birlikte   hastalık  oluşumuna  sebep  olmadığını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi  İç Hastalıkları  Uzmanı Dr. İrfan Berber  ve Nöroloji Uzmanı Dr. Bahar Erbaş;  özellikle kronik ve nörolojik hastalıkları olanların oruç tutmaya niyet etmeden evvel mutlaka doktorlarına Her insanın kan biyokimyası; yaşı,  cinsiyeti ve o dönemdeki  çevre  şartları  ile  uyumlu    olarak  açlık  halinde  değişiklik   gösterir.  En çok etkilenen parametreler kan  şekeri, böbrek  fonksiyonları  ve  kan mineral  düzeyleridir. Bu değişimler orucun  ilk    yedi,  on günlük  döneminde  yoğun olarak kendini hissettir.  Hastada  baş  dönmesi, baş  ağrısı, çarpıntı,  susama  hissi  olarak  kendini  gösterir. Daha sonra bu değişimlere vücut uyum sağlar.danışmaları gerektiği konusunda uyarıyor.

Tip1  ve  tip 2  şeker  hastaları,  hipoglisemi  hastaları,  gizli  şeker  hastalığı  olan  hastalar  uzun süreli  açlık   durumundan  oldukça  olumsuz  etkilenirler. Kan şekeri  düşüklüğü, baygınlık gibi  sağlık  problemleri   yaşama ihtimalleri yüksektir. Özellikle  yaz dönemindeki  uzun açlık dönemleri  ve  ilaç  kullanımındaki  düzensizlikler  bu  duruma  sebep  olabilirler. Ayrıca diyabet ilaçlarından bazı tipleri tüm gün içinde insülin salgılatmaya devam ederler ve sizin öğün atlamanız durumunda salınan bu insülin ani şeker düşmelerine yol açacaktır. İftarda kalorili yiyecekleri hızlı tüketmek de başlı başına tansiyonu ve şekeri yükseltici bir olaydır.

Böbrekler  sıvı  ve  mineral  dengesizliğinden  etkilendiğinden,  böbrek  hastalığı  zemini  olan  hastalarda  problem  yaratabilir. Sağlıklı  çalışan, fonksiyon  kaybı  olmayan  böbrekler  sıvı  alımının  azalmasına  uyum  sağlar  ve  24   saat  içinde  alınan  sıvı  ile   vücuttaki  toksinleri rahatlıkla atabilir. Ancak   fonksiyon   kaybı  olan  böbrekler  aynı  miktar toksini  atabilmek  için daha fazla   sıvıya  ihtiyaç  duyar. Bu durum  gerçekleşmeyince   hasta  diyalize  girecek  duruma  gelebilir. Böbrekten  kum  dökme, prostat  hastalığı, küçük  böbrek  taşları  sıklıkla oruçtan olumsuz  etkilenmezler.

Kalp yetmezliği, hipertansiyon, kroner  kalp  hastalığı  benzeri  hastalıklar sıklıkla  bir  arada  olan  ve  hastaya göre   şiddeti  değişken  olabilen   hastalıklardır. Yoğun  ilaç kullanmayan  hafif  düzeyde  fonksiyon bozuklukları  olan  hastalar  oruçtan olumsuz  etkilenmeyebilir.

Genel  olarak yukarıda bahsi geçen  kronik  hastalıkları olan  hastaların oruca başlamadan evvel,  takibinde  oldukları hekimler  tarafından  detaylı  değerlendirilmesi, hastalığın mevcut  oruç  şartlarından nasıl  etkileneceğinin ortaya  koyulması  gerekir. Oruç tutmasına izin verilen  hastalarda   kullanılan ilaç doz  ve  zamanlarının ayarlanması, aynı  zamanda  hastaların diyetlerinin planlanması gerekmektedir. Hastaların  bir şey olmaz  düşüncesi  ile hekimleri  ile  iletişim  kurmadan oruç tutması ciddi  sağlık problemleri  yaşamalarına  neden  olabilir. Unutulmamalıdır ki;  her hastanın    hastalığı   kendine  hastır  ve  farklı  önerilerle tıbben  uygunsa  oruç  tutabilirler.

Mide bağırsak  hastalıklarının  açlıktan  etkilenme durumları değişkendir. Reflü  hastalığı, hafif  gastrit  vakaları, irritabl  barsak  sendromu  hastaları   orucu  tolere  edebilirken, mide -ince barsak  ülserleri ,  iltahabi  barsak  hastalıkları   sağlık  problemi  yaşayabilir. Kanser  hastaları  özellikle  radyoterapi,   kemoterapi  gibi  tedavi  süreçlerinde  oruç  tutmamalıdır.  Gebelik ve  emzirme  döneminde, ciddi nöropsikiatrik  hastalarda   oruç  tutulması  önerilmemektedir.

BAŞ Ağrıları – MİGREN; Maalesef hemen her tip baş ağrısı uzun süren açlık ile tetiklenebilmektedir. Sık baş ağrısı çeken hastalarımız ramazan başlamadan 4-5 ay önce önleyici ilaç tedavilerini başlatıp ramazan ayını biraz daha rahat geçirebilirler. Eğer o kadar vakit yoksa;  bu durumda özellikle migren hastaları bir nöroloji hekimine başvurarak, baş etrafına botoks uygulaması yaptırabilir. Bunun için de yine ortalama 3-4 hafta önce bu uygulamayı yaptırmak uygun olabilir.

İnme (felç)  hastalığı beyin damarlarının pıhtı ile tıkanması sonucu veya beyinde kanama olması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Hasta felç olabilir, kısmi felç olabilir veya herhangi bir güçsüzlüğü olmasa dahi beynin hangi bölgesinde tıkanma veya kanama olduysa ve görevini yerine getiremeyebilir. (örneğin /sadece görme alanındaysa görme ile ilgili). Eğer böyle bir damarsal olay yaşamış hastalara uzun süreli açlığı önermemiz tıbben uygun olmayacaktır. Yaz aylarında terleme vb yollarla sıvı ve tuz dengesinde hızlı değişikler olabilir. Bu durum en sık tansiyon oynamaları ile kendini gösterir.

Maalesef yüksek tansiyon ve diyabet hastalarının, özellikle bu hastalıkları zor kontrol altına alınıyorsa, oruç tutmaları durumunda inme ve kalp krizi gibi damarsal sorunları yaşamaları olasılıkları yükselmektedir. Bunu acillerimize başvuran bu tip hasta sayılarındaki artışlardan da anlamaktayız.

Kronik hastalıkları olan hastalar kullandıkları ilaçları iftar ve sahur diye ayarlıyorlar. Bu durum bazı hastalar ve bazı ilaçlar için uygun olabilir, ancak bazıları için tehlike yaratabilir. Eğer günde iki kez kullanılması gereken bir tansiyon ilacınız varsa 12 saat arayla alınması gerekiyor demektir. Hasta ilacını iftarda ve sahurda aldığında bir aralık 6-7 saat, diğer aralık 17-18 saat olacaktır. Bu durumda gün içinde tansiyonunuz yükselecektir. İdrar söktürücü içeren tipte tansiyon ilacı kullananlar için gün içi sıvı kaybı daha da büyük önem taşır, yaşlı hastalarda sıvı ve tuz denge değişiklikleri bilinç kaybına ve ölümlere yol açabilir.

Epilepsi hastalarının ilaçlarını aksatmamaları çok önemlidir. Hastaların ilaçları günlük tek doz ve hep aynı saatlerde almaları, ramazan boyunca kendilerini aşırı yormamaları ve sıvı alımına dikkat etmeleri durumunda, hastalığı hafif ise ve nöbetleri kontrol altında ise oruç tutmasında büyük sakınca yoktur. Hastanın günlük ilaç dozu iki bölünmüş parça halinde alması gerekiyorsa, ki çoğu epilepsi ilacı böyledir, ilaçların iftar ve sahur şeklinde alınması günlük ilaç düzenini aksatır ve hasta nöbet geçirebilir.

MS ve ALS gibi hastalıklarda hastalığın ağırlığı ile ilgili olarak durum değişir. Açlığın MS’i tetiklediğine dair bir bulgu yoktur. Ancak açlıkla artan stres, sıvı kaybıyla birlikte sıcağa maruz kalma atağa veya atak benzeri şikayetlere sebep olabilir. Bu durumda hastanın hastalığı hafif ise çok dikkatli olarak oruç tutması mümkün olabilir. ALS için de açlığın hastalığı belirgin kötüleştirici etkisi yoktur. Hastanın besin dengesi ve sıvı alımına dikkat edilmelidir. Bu her iki hastalıkta ön planda hastanın oruç tutmaması tercih edilir. Hastanın arzusu tutma yönünde ise yukarıdaki ayrıntılara dikkat edilmelidir.

 

Editör: TE Bilisim