Keşke çocuk olsaydık ya da her zaman çocuk kalabilseydik. En azından kalbimiz çocuklar kadar temiz ve saf kalabilseydi. Çocukken bir an önce büyümek, büyük adam olmak isterdik. Hepimiz çocukken annelerimizin topuklu terliklerini, ayakkabılarını giyip kol çantalarını takmışızdır. Babalarımızın tıraş makineleriyle oynamış, kravatını takıp, ceketlerini giymişizdir. Bundan eminim. Fakat insan büyüdükçe nedense çocukluğunun özlemini yaşamaktadır. Neden acaba? Diye sorduğumuz zaman kendimize birçok cevap bulabiliriz. Çocuk hiçbir şey düşünmez, çocuğun oyuncak ve oyun ihtiyacından başka bir sorunu yoktur. En büyük sorunu belki de istediği oyuncağı istediği çikolatayı alamamaktır. Fakat insan büyüdükçe türlü sıkıntılar içerisinde buluyor kendisini, farkına varmadan büyümüş ve artık sorumluluk sahibi bir insan olmuştur. Ve türlü türlü sıkıntıları vardır. Artık istediği oyuncağı değil istediği işe girememe, istediği üniversiteyi kazanamama, istediği kişiyle evlenememe, beğendiği bir kıyafeti alamama gibi birçok sorunlarla boğuşmaya başlar. Artık oyuna geç kalmamak için ayakkabısız sokağa kaçmak yok, ayakkabılarını giyip öyle dışarı çıkmalı, ceketini giymeli ve kravatını bağlamalı. “Keşke çocuk kalabilseydik”… O zaman duygularımız, beyinlerimiz bu kadar kirlenmezdi. Belki de o zaman bütün insanlar mutlu olurdu. Düşünsenize en büyük dostunuz sizinle çikolatasını paylaşan arkadaşınız olurdu. Hiçbir şeyi düşünmezdik, istediğimiz gibi hareket eder, canımız istediği zaman haykırır, ağlardık. Kimse bizi yaptığımız davranışlarımızdan dolayı yargılayamazdı. İnsanlar büyüdükçe sorunları da büyür oldu. Bunun yanında insanlar büyüdükçe birbirlerine olan sevgileri, saygıları da azalır oldu. Hani bir zamanlar seninle çikolatasını paylaşan arkadaşın, dostun, şimdi sana selam vermekten kaçar oldu. Çünkü yetişkiniz şimdi. Fakat maalesef ki yetişmemiş, kendimizi yetiştirememiş yetişkinleriz. Çocukken bir araya gelip oyun oynadığımız arkadaşlarımızla şimdi belki de bir kelam bile etmiyoruz, bir hoş sohbette bulunmuyoruz. Ama şu da bir gerçek ki çocukluğumuzu da özlüyoruz. Hayat mı garip yoksa biz insanlar mı? Diye düşünüyorum. Evet, hayatı güzel yapanda, kötü yapanda bizleriz. Yani” Biz insanlar çok garip“. Her şey bizim elimizdeyse biz çok garibiz. Hem çok garibiz ( tuhaf anlamında ) hem de gerçekten garibiz. Sevgimizi ve birbirimizi olan saygımızı kaybetmişiz bundandır garibiz…
Editör: TE Bilisim