Ben 1957 yılında Akçaabat’ta doğdum, Babam, Babamın babası onunda babası aynı evde doğdu. Akçaabat’ın bugünkü yıkıntı hale gelmesinde yedi sülalemin bir ferdinin günahı yoktur. Akçaabat’ı Batıranlar Bana Akçaabatlılık Taslamasın Lütfen.

Akçaabat’ta sahil dediğiniz yerlerde mi nefes alanlar, çay içenler, yemek yiyenler yoksa suni dolgu alanında mı?

Geçiniz efendim bir şey yapmak için sosyal medya kalemşörlüğünü.

İnsanlar işsiz, insanlar bilinçsiz, insanlar açgözlü ve kör. Sahile çıkan yaşlı, dolmuşla Trabzon’dan gelen hasta, sakatlarımız o üst geçitlere nasıl çıkıyorlar. Çirkinlik abidesi o üst geçitler niçin varlar hiç düşündünüz mü? Başkan adayı olduğum zaman üç hayalim vardı. Teleferikle Hıdırnebiye ulaşmak, şehir içinden denize ulaşan ve kapalı dere yataklarını şevlerini alçaltarak kanal şeklinde denizin içerlere girmesini sağlamak, halkın katılımıyla şehirde her türlü inşaat faaliyetini durdurmak ve mahalle komitelerinde onaylanmayan hiçbir inşaata izin vermemek. Gördüm ki ne AKP bu işin partisi ne Akçaabatlı bu işin halkı, ne de ben bu işin adamıyım ve terk ettim.

Şimdi sahil yolu yapılmasın öyle mi?

Yapılsın insanlar ölmesin, şehir içi çirkinlik abidesi üst geçitler kaldırılsın, ışıklı yaya geçitli medeni bir kent olalım istiyorum.

Sahil yolunun alternatifi Söğütlü Yıldızlıdan Kavaklı’ ya kadar dal-çık inşaatı demektir. Gerçekleştirilmesi çok zaman alır, Akçaabat ekonomisini felç eder. Sahil dolgusu yapılırken alt geçitlerle denize ulaşım, kıyı düzenlemesiyle harika bir sahil kazanabilir Akçaabat’ımız.

Her şeye karşı çıkmakla yanlışa karşı çıkmak farklıdır.

Bir de böyle düşünelim!

Dr.Mahmut Haydar USTAOĞLU

a-422.gif

Editör: TE Bilisim